Knidos
Knidos ilk olarak bugünkü Datça ilçe merkezinin 1,5 km kuzeydoğusunda Dalacak burnu üzerindeki Burgaz mevkiinde kurulmuştur. Ardından Yarımadanın batı ucundaki Tekir Burnu üzerine taşınmıştır ve şu an Ege Denizi ile Akdeniz’in buluştuğu bir konumda yer almaktadır.
Knidos; bilim, mimarlık ve sanatta da oldukça ileri bir kentti .Tarihin büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor (öğrencileriyle zamanın ikinci büyük tıp okulunu Knidos’ta kuran) Euryphon , ünlü ressam Polygnotos ayrıca dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos burada yaşamıştır.
Yaşadığı dönemin (M.Ö 4.yy) en ünlü heykeltraslarından olan Praksiteles Atinalı olmasına karşın uzun yıllar Knidos’ta yaşamış ve Knidos’un verdiği ilhamla birçok ölümsüz esere imza atmıştır. Eserlerinin çoğu günümüze gelmemiş olsa da onlar hakkındaki bilgileri aslına uygun yapılmış kopyalarından alıyoruz. Bunların içinden en ünlüsü, “Knidos Afroditi’’dir. Günümüzde bile adı sıkça geçmekte , sanat kavramı olarak söz edilmektedir.

Knidos Öyküsü
Knidos Aphrodite heykelinin kısaca öyküsü şöyledir ; Altı Dor şehrinden Kos, Praksiteles’ten Aphrodite heykeli ister. Praksiteles birisi çıplak , diğerinin üzerinde kıvrımlı kumaş bulunan iki heykel yapar. Kos giyinik olanı seçer, çıplak olan Knidos’a kalır. Heykeltraşlıkta İlk kez böylesine cesurca bir kadın vücudu işlenmiştir . Heykeli görmek için bir çok yerden insanlar Knidos’a gelirler, buradan geçen gemiler Knidos ‘a uğramadan geçmezler. Mermer, insan vücudunun dokusunu en yakın veren bir yontu malzemesidir, bu çalışmaya uygun en güzel mermeri kullanan Praksiteles anlaşıldığı kadarıyla taşa bir ruh kazandırmıştır.
Nekropol antik çağdaki mezarlıklardır , ölüler şehri anlamına gelir. Knidos Nekropolü günümüze gelen antik çağın en büyük nekropollerindendir . Knidos’a 4- 5 km kala başlar ve kent girişine kadar uzar. Yol kenarında ve karşı tepelerde Knidos’a gelirken görülür.
Knidoslular sanatın ve bilimin yanı sıra ticaretle de uğraşmışlardır. Knidos, döneminde şarap ihraç eden önemli bir ticaret merkeziydi. Doğu Akdeniz’den Karadeniz’e ve Atina’ya kadar Knidos şarabı gitmiştir.
Tarihçi Strabon kenti kıyıdan Akropolise doğru yükselen bir tiyatroya benzetmiştir.. İç ve dış limanı ikiye ayıran yarımada üzerinde özel binalar, iç limanın üzerinden Akropolis’e hafif bir eğimle yükselen yamaçlarda oluşturulan setlerde ise topluma hizmet veren binalar kurulmuştur. Doğu batı yönünde uzanan 10 metre genişliğindeki 4 ana cadde setler üzerinde düz olarak yerleşmiş, caddeler arasındaki bağlantı ise merdivenlerle ve eğimli dik sokaklarla sağlanmıştır. Şehir 4 km’yi bulan surlarla çepeçevre sarılmıştır. Askeri liman ile Akropol arasında ve güneydeki ticari limana kadar geniş bir alanı kaplamaktadır.
Knidos Datça merkezine 38 kilometre uzaklıktadır. Klidos’a ulaşmak için özel aracınızı kullanabilir veya Palamutbükü minibüsleriyle gidip gelebilirsiniz.